DNS nedir?
DNS internet yaşamımızda sıkça karşımıza çıkan bir kavram. Aslında bir kısaltma: Domain Name System. Türkçe karşılığını da Alan İsimlendirme Sistemi şeklinde açıklayabiliriz. DNS, 256 karakter uzunluğa bile sahip olabilen “host” isimlerini “IP”ye dönüştürmekte kullanılan bir aracı sistemdir. Ayrıca uygulama katmanında en çok kullanılan protokollerden biri durumdadır. İnternet ağında her seviyede çok sayıda DNS server bulunur ve bunlar aslında bir üst seviye bilgilerini de tutar. Böylece bir DNS server çökerse veya ona ulaşan herhangi bir rota bozulursa, bir başkası onun yerine devreye girer ve yeni devreye giren üzerinden iletişim de kesintisiz devam eder.
Host ismi, tümüyle tanımlanmış isim (full qualified name),hem bilgisayarınızın ismini hem de bilgisayarınızın bulunduğu konumu yani Internet alan adını gösterir. Bir alan adındaki tek bir makineyi ya da sayfayı bulmanız için onun yerini belirtir. DNS, verilen bir makina adının IP adresini çözerek makinaların Internet üzerinde host isimleri ile bularak onlarla haberleşmelerine olanak tanır.
DNS Nasıl İsim Çözer?
Örneğin “www.osym.gov.tr” sorgusuna karşılık ilk adımda bu adres Local DNS Server’a sorulur. İkinci olarak Local DNS, root DNS’e “tr” için bir sorguda bulunur. Daha sonra Local DNS yine ama bu defa da “tr”yi tutan server için “gov” sorgulaması yapar. “gov” ile ilişkilendirilen server için de tahmin edeceğiniz gibi “osym” alanını tutan server sorgusu ve ona da “www” için bir sorgu yapılır. Bu şekilde işleyen bir sürecin ardından Local DNS, cevabı client için hazırlayıp ona gönderir.
DNS Kavramının Amacı
DNS, herkes tarafından kolayca çözümlenebilecek ve anlaşılabilecek, kullanışlı makine ve alan isimleri, makine IP adresleri arasında çift taraflı dönüşüm sağlar. IP adreslerinin gündelik hayatta kullanılması da hatırlanması da pek mümkün değildir. Pek pratik de olmadıklarından bu noktada işte domain isimlendirme sistemi yani DNS daha fazla kullanılır.
DNS ardındaki asıl amaç bir ağ üstünden gelen alan adı ya da IP numarasına dair sorgulamaya yanıt bulmaktır. Bu amaçla yaygın şekilde "Berkeley Internet Name Domain (BIND)" yazılımı kullanılır. Bir siteye erişmek isteyince, DNS ile hangi site neredeyse ve de hangi IP hangi bilgisayara aitse bunlar belirlenir. Böylelikle erişim sağlanır.
DNS Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
DNS kavramı 1984 yılına kadar ortaya çıkmaz ve bu sırada karşımıza çıkan yönteme göre de IP çözümlemesi HOSTS metin dosyası ile yapılır. Internet ağında bulunan tüm bilgisayarların isim ve IP adres bilgileri bu dosyaya elle kaydedilir. Internet ağında bulunan bilgisayarların her birinde dosyanın kopyası olmalıdır.
Bir bilgisayarın diğerine ulaşması gerekirse de dosya incelenip dosyadaki kayda göre iletişime geçilir. Buradaki sorun sistemin iyi işlemesinin dosya içerik güncelliğine bağlı olması. İnternetteki bilgisayarların sayısı arttıkça hem tüm adreslerin depolandığı dosyanın büyüklüğü olağanüstü boyutlara ulaşır, hem bağlı tüm bilgisayarların dosyayı güncel tutmak için merkeze yaptığı bağlantı trafik yaratır. Diğer yandan eşit kademelerdeki kayıtların karışmaması için her bir ismin benzersiz olması gerekmektedir.
Böylece çözüm olarak 1984’te DNS ortaya çıkarılır. Sağladığı hiyerarşik dağılım kurtarıcı bir yapı kurar. Tüm bilgisayarlar adlandırılırken bulundukları yerlere ve kurumlara uygun sınıflandırılır.
DNS ve Çalışma Yapısı
DNS sistemi kullandığı sınıflandırma metotlarıyla önemlidir. Bu yapı da isim sunucuları ve çözümleyicilerden oluşur. İsim sunucuları şeklinde alınan bilgisayarlar host isimlerine sahiptir. Ve host isimlerine karşılık gelen IP adresi bilgilerini saklarlar. DNS istemci ise çözümlemede rol oynar; DNS sunucularının adresleri bulma görevini yerine getirirler. DNS veri tabanına kayıtları manuel olarak tek tek girilmelidir. Bir örnek vermek istersek adreslerde ilk önce sisteme kayıtlı olduğu ülke göze çarpıyor:
En sonda yer aldığını görebileceğiniz “tr”, “de” , “uk” veya “nl” gibi kısaltmalar aslında ülkeleri işaret eder. Bu ifadeler sayesinde söz konusu adresin bulunduğu ülke işaretlenmiş olur. Sırasıyla örneklerimiz Türkiye, Deutschland (Almanya),United Kingdom (Birleşik Krallık) ve Netherlands (Hollanda) ülkelerinin kısaltmasıdır ve buraları gösterir.
** Peki ABD ve adresleri için neden bir ülke takısı kullanılmadığını biliyor muydunuz? Bir bakıma bu kavramların ortaya çıktığı çekirdek orası olduğu için! Bunun gibi uygulamaları ortaya atan ve ilk deneyen ülke ABD’dir.
Gelelim aşamalarda çözümlemenin ikincil ayağına. Internet adresleri az önce incelediğimiz gibi DNS ile ülkelere ayırıldığında bir sonraki alt bölümler ne anlama gelir? Burada göreceğiniz “com”, “edu”, “gov” gibi ifadeler de alan adlarıdır. Kurumlara ait en bilinen “top level domain” yani üst düzey alan adı örnekleri:
com: ticari kuruluşlar
edu: eğitim kurumları
net: internetin temel taşı sayılan ağlar
gov: hükümet kurumları
mil: askeri kurumlar
org: ticari olmayan, hükümete bağlı olamayan sivil toplum örgütü gibi kurumlar
için kullanılan uzantılardır ve sıkça karşımıza çıkarlar. DNS bütününde gördüğümüz diğer veriler de bir makineye ulaşıncaya kadar bu hiyerarşik yapıda bağlı bulunulan birimin şifrelenmiş halidir diyebiliriz. İşte DNS sayesinde sistemde bir adresin hangi kuruma bağlı olduğunu, bu kurumun çeşidini ve hangi makine sorumlu gözlemleyebiliyoruz.